KÜLPERİSİ
sitede internette

Alışamadım ben bu kente...


Alışamadım ben bu kente. Alışamadım sensizliğe…

Ne zamanın en klasik tabiriyle fütursuzca avuçlarımdan kayıp gidişine, ne de üzerindeki hükümsüzlüğüme dair en ufak bir fikrim yoktu. Geceleri ve hafta sonları o soğuk, karanlık radyonun odasında; hafta içi gündüz sarraf vitrininin ardında kendime hediye ettiğim bu cendereye alışmaya çalıştıkça boğuluyorum…

Geride bıraktıklarımın görüş alanımdan giderek çıkması artık ilk günlerde ki kadar acıtmıyor hiçbir yerimi. Güneş bile başka doğuyor sanki bu şehirde. Ya ben sevmiyorum ya da burada doğsun istemiyorum. Birisi çok az ısrar etseydi “kal” deseydi belki hiç gelmeyecektim bu güneşi bile içimi ısıtamayan şehre…

Küçük bir yere adım attığınız ilk andan itibaren tüm gözler üzerinizdedir. Ne yaparsanız yapın birkaç çift gözün üzerinizdeki yapışkan ve çirkin baskısından kurtulamazsınız. Ama bu gözlerden bir teki bile tanıdık ve samimi değildir. Yalnızlığınız tahmin edemeyeceğinizden çok daha berbat falezlere dönüşür. Size bakan en sıcak göze kayıtsız şartsız teslim olursunuz. Korunmasızsınızdır ve sakin bir ses tonu bile kanamanızı durdurabilecek güçtedir.

Tıpkı böyle oldu… Her sabah önünden geçtiğim ve birkaç hafta sonra öğreneceğim akrabalık ilişkimizi bilmeden “günaydın” diyerek gülümseyen o bir çift sıcak göz ve sakin ses tonu ile bu ıssızlığımı giderebilecek bir grubun içinde buluverdim kendimi. Kızlı erkekli 15-20 kişilik gayet neşeli, gayet yaralı ve benim gibi o kadar kalabalık olmalarına karşılık yalnız bir grup… Kendimi hep manyak paratoneri ya da sorunlu paratoneri olarak görmem bir kez daha perçinlendi böylece…

Bu grubun kendimden sıyrılmama faydası olduğu kadar, kendimi zamansızlığa itmek için bir yeni iş daha bulmamda da faydası olmadı değil. Artık gündüzleri sarraf vitrininin ardında umutlarımdan daha parlak altın tartarken; geceleri paket bir muhasebe programının eğitimini verir oldum. Hafta sonları  radyoya devam…. (Her yeni iş en zor motifler gibi ördü hayatını ve sen müdahale bile etmedin göre göre; bile bile… Kimden neyin hırsını çıkardın? Kime ne kadar zarar verdin kendinden daha fazla? Her şey kaderdi deme bana. Her şey zaten yazılmıştı ben sessizce uydum deme! Sen; kaybolmak istedin. Sen unutulmak, unutmak istedin. Sen istedin.Sen sen sen sen sen ….)

İçimi ısıtmadı yeniden bana dönen arabam. Ama yeni dahil olduğum grup için oldukça ısıtıcı idi. Arabamda tanımadığım , tanımak istediğimden de çok emin olmadığım bunca insan olacağına; yine eksiden olduğu gibi sen ve ben olsaydık be baba! Yine birlikte bir pazar sabahı her kes uyurken ikimiz kaçıp gitseydik tadına doyamadığımız tavla partilerine…

0 yorum:

Yorum Gönder

 

W3C Validations

Cum sociis natoque penatibus et magnis dis parturient montes, nascetur ridiculus mus. Morbi dapibus dolor sit amet metus suscipit iaculis. Quisque at nulla eu elit adipiscing tempor.

Usage Policies